Esra Algan
Ana Sayfa
  • Esra AlganEsra Algan
  • Tarih:  21 Aralık 2024
  • Yazılar

PARA GEÇMEYEN ŞEHİR

PARA GEÇMEYEN ŞEHİR

Para Geçmeyen Şehir

Bir şehir düşünün, paranızın geçmediği… Bütün marketler, bakkallar, mağazalar ve dükkanların kapalı olduğu… Şehirde para geçecek hiçbir şeyin olmadığı… Sadece parayla satın alınamayan şeylerin var olduğu… Hani o taptığımız, ihtiyacımızdan fazlası için türlü yollara saptığımız, birbirimizi kırıp döktüğümüz, öldürdüğümüz, yok saydığımız, eşimizi dostumuzu sattığımız, kıydığımız, harcadığımız paranın geçmediğini düşünün…

Bütün binalar, dükkanlar, mağazalar, iş yerleri yıkılmış, ayakta kalanlar çatlamış, kullanılamaz halde…

İnsanlar mı? Günlerce yıkıntıların arasında çığlık çığlığa beklemiş; insanlığı, merhameti, uzanacak bir eli ama… Tırnakları delememiş betonu, çaresizliği eritememiş demir yığınını. Hareket edebildiği alanda gücünün yettiğince beklemişler o soğukta…

Yakınları, binalardan fırlamış koltuklarda iki büklüm beklemiş umudun gelip kapılarını çalmasını; çalan olmuş, olmamış, tükenmek bilmeyen umutlar da tükenmiş.

“Sesimi duyan var mı?” Çığlıkları yükselirken sokaklarda, sesini duyacakların sesi tükenmiş, nefesi yetmemiş…

Yüzlerce gecikmiş olmanın ezikliğindeki kalp, tek bir kalbin çırpınışını beklemiş…

Binalar öyle öfkeli öyle heybetliymiş ki acımamış aldığı her bir cana. Yüzyılların toprakta birikmiş hasretiyle sarılmış cesetlere, bırakmamış…

Şehirde ne elektrik varmış ne su ne tuvalet ne de internet. Şehir hayaletlere teslim ederken terkedilmiş ruhunu, ruhu ıstıraplarla kavrulmuş. Tüm geçmişi, çocukluğu, bağrına bastığı tüm medeniyeti teslim etmiş bu köhne karanlığa. 

Duyulan tek ses, koca koca iş makinelerinin seslerinden, duyulan tek koku ceset kokusundan ibaretmiş artık. 

Silinir mi bir şehir tarihten, unutulur mu tüm yaşanmışlıklar, teslim edilir mi kimliği belirsiz canavarlara? Onlar ne anlar şehir ruhundan, medeniyetten, insanlıktan? Yüzlerce yıllık bir mirasın bedeline kim paha biçebilir? 

Keşkeler uğurladı bir kaldırımın ıssızlığını. Bir kaldırım ki dili olsa da anlatsa, utanırdı insanlık binlerce canın kurtarılmayı bekleyen çığlıklarından; cahillikten, açgözlülükten, hırstan, kinden, nefretten, ötekileştirilmekten…

Geride yalnız içli bir ah kaldı ve kapanmaz yaralara yapılabilecek birkaç tampon…

Kategori: Yazılar
Önceki
Tüm Gönderiler
Sonraki